Blog

DOĞAÇLAMA III “IMPROVISATION III” – KANDINSKY

Doğaçlama III, Kandinsky’nin otuz beş resimden oluşan Doğaçlama “Improvisation” serisinin bir parçasıdır. Yapıldığı dönemde Kandinsky, Almanya’nın Murnau kasabasında yaşamakta, Bavyera halka sanatının basit formlu, canlı renkli manzara resimlerini incelemekte ve kendine ait bir sanat tarzı geliştirmekte idi. Ressam Ard-İzlenimci “Post-Impressionist” (bknz. Vaazdan Sonraki Görüntü “Vision After the Sermon” – Gauguin) akımdan uzaklaşıp Fovizm “Fauvism” (bknz. Kırmızı Oda “The Red Room” – Matisse) yoluyla kendine özgü soyut bir dışavurumcu üslup geliştirmekte idi. Bu dönemde Murnau’dan manzaralar betimleyen ressam, aynı zamanda kendi tarzını oluşturma çabasıyla bu eserde de işlendiği gibi hayali manzaralar tasarlamaktaydı. Bu hayali görünümler de genel olarak halk hikayelerine ve masallara göndermeler içeriyordu.

Fovizm’in canlı renklerden oluşan tarzına oldukça paralel görünen Doğaçlama III, Kandinsky’nin renkleri ruha ulaşan geçitler olarak düşünmesi ile örtüşüyor, ve ressamın özgürce istediği renkleri istediği anlamlarda kullanmasını sağlıyordu. Eserin tamamına hakim canlı renk tonları, pembeden maviye, yeşilden sarıya kadar oldukça geniş bir yelpazeye dağılmış durumdadır. Kandinsky bu farklı canlı renklerle seyircinin duyguları ile iletişim kurmaya çalışıyordu.

Eserin merkezinde şahlanmış bir at üzerinde bir binici yer almaktadır. At ve binici figürü Kandinsky’nin eserlerinde özel bir anlam taşır ve Aziz George çağrışımı yapar (bknz. Aziz George ve Ejderha “Saint George and the Dragon” – Tintoretto). Klasik Rus ,Ortodoks ikonlarından biri olan Aziz George ressamın hem köklerine dair bir semboldür, hem de ressama ilk çağları hatırlatan bir imgedir. Kandinsky’nin at ve binici motifi toplumda ve aynı zamanda sanatta ruhani yenilenmeyi temsil ediyordu. Özellikle mavi renkle boyadığı bu figür, Mavi Süvari “Der Blaue Reiter” isimli dışavurumcu sanatçı grubunun adına da ilham olmuştur. Eserde söz konusu binicinin gövdesinin yine mavi renkle boyanmış olduğu görülür.

Eserde görülen köprü, ırmak ve geriplandaki yapı, Kandinsky’ye özel bir tarzda kalın siyah sınır çizgileri (kontur) ile belirlenmiştir. Ressam bu tarzı ile tek renkten oluşan alanların sınırlarını belirlemekte ve kendine has bir görünüm yaratmakta idi. İlerleyen dönemlerinde bu konturlanmış alanlar ortadan kalkarak yerini konturlarla çizilmiş soyut şekillere bırakacaktı.

Ressam eserin genelinde parlak renkleri son derece geniş ve özgür fırça darbeleri ile uygulayıp hayal dünyasına daha da dünya dışı bir görünüm oluşturmuş ve gerçek formlardan gittikçe soyutlaşan görünümlere doğru bir geçiş sağlamıştır.

Eserin sol tarafında yeşil giysiler içinde biri ayakta, diğeri diz çökmüş iki figür görülür. Anlamı tam olarak açıklanmamış ve anlaşılamayan bu iki figür ressamın eserlerinde kullandığı dini eserlere referansları hatırlatır. Doğaçlama serisinin hemen hemen tüm eserlerinde görülen eserin sol ve sağ kısmının ayrılışı bu eserde de açıkça kendini belli eder. Kandinsky’ye göre sol kısım maddi dünyayı, sağ kısım ise ruhani alemi temsil etmektedir. Bu anlayışla, resimdeki sağa doğru hareket hayali, ruhani aleme doğru yolculuğa işaret eder. Eserdeki süvari atı ile canlı renkler arasında hayallere dair yolculuk yapmaktadır, bunun için de tek engel önündeki köprüyü geçmektir. Benzer şekilde, sola doğru yapılan bir yolculuk dünyaya ulaştıracak ve iki figürün dünyevi görünümleri ile buluşturacaktır.

Konum: Centre Pompidou Ulusal Modern Sanat Müzesi “Musée NAtional d’Art Moderne, Centre Pompidou”, Paris
Tarih: 1909
Dönem: Modernizm
Akım: Dışavurumculuk “Expressionism”

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!