Blog

ÇIĞLIK “THE SCREAM” – MUNCH

“Bir yolda yürüyordum iki dostumla
Güneş batıyordu
Aniden kan kırmızısına döndü gökyüzü
Durakladım bitkin hissederek, ve dayandım yanıbaşımdaki korkuluğa
Kan ve ateşten diller vardı şehrin ve mavi-siyah fiyordun üzerinde
Dostlarım devam etti, ama ben orada kaldım endişe ile titreyerek
Ve hissettim doğadan sonsuz bir çığlığın geçtiğini.”

Edvard Munch, 1895 yılında tamamladığı Çığlık “The Scream” isimli eserinin pastel versiyonu olan ikinci kopyasına üstteki dizeleri eklemiştir. Dizeler Munch’un eseri tasarlarken temel aldığı hatırayı ve o andaki ruh halini açıklar niteliktedir.

Şiirde de bahsedilen ögeleri teker teker resimde seçmek mümkündür. Figürlerin üzerinde yürüdükleri köprü ve köprünün korkuluğu, ileride yola devam eden ressamın arkadaşları, arka plandaki şehir ve mavi-siyah renkteki fiyord kolayca fark edilir. Munch’un da tasvir ettiği şekilde gökyüzü kan kırmızısına boyanmış ve ateş rengi hareketli bulutlar ile kaplıdır. Ön planda görülen çığlık atmakta olan korkmuş figür de Munch’un tasviri ile kendisidir.

Munch’un eseri seyirci ile kolayca iletişim kurabilecek niteliktedir. Eserle ilgili herhangi bir geriplan bilgisine sahip olmayan bir seyirci bile kişisel gözlemi ile eseri değerlendirebilir. İlk bakışta ön plandaki tedirgin karakter seyirciyi rahatsız eder. Yüzündeki korku, şaşkınlık, endişe ve delirme arası ifade bir şeylerin yolunda gitmediğine dair bir his uyandırır. Figür dehşet içinde elleri kulaklarında çığlık atmaktadır. Bir yandan da eğimli gövdesi ile telaşlı olduğunu yansıtmaktadır. Figürün sıradışı bakışı, duruşu ve kıvrımlı vücut şekli hemen arkada yola devam etmekte olan “düz” figürler ile ciddi bir zıtlık oluşturur. Bu şekilde de ön plandaki çığlık atan figürün diğer ikisinden farklı bir ruh hali içinde olduğu anlaşılır.

Çığlık atan figürün başı, elleri ve vücudunun eğimli yapısı geriplandaki fiyordun, dağların ve gökyüzünün kıvrımlı formları ile doğrudan uyum içindedir. Oysa geriplanda yola devam eden figürler düz hatları ile köprünün keskin doğrusal yapısına paralellik gösterirler. Bu şekilde Munch’un açıklamasına göre yalnızca doğadaki çığlığı içinde hisseden karakter doğa ile ruhsal ve fiziksel olarak bütünleşmiştir.

Dışavurumculuk akımının derinden etkileyen bir eser olan Çığlık, akımın temel özelliklerini tüm mahareti ile sergiler. Dalgalı ve belirgin fırça darbeleri, zıt renklerin bir arada kullanımı ve formların çarpıtılması ile fiziksel gerçeklikten çok insan doğasının ve duyguların dışa vurumu sağlanmıştır. Son derece sade olmasına rağmen Munch’un eseri seyirciye o anda içinde bulunulan ruh halini tüm yalınlığı ve çarpıcılığı ile sunar. Bu resme bakan seyirci asla ana karakterin mutlu veya neşeli olduğunu söyleyemez. Ressamın ne kadar az ayrıntı ile karakterde ne kadar endişeli ve korkmuş bir ifade yaratmış olduğuna şaşırmamak elde değildir.

Batı sanatında Mona Lisa’dan sonra günümüzün en büyük görsel ikonlarında biri sayılan Çığlık, bu cinsiyetsiz kafatası biçimli yüz, uzamış eller, iri gözler, açılmış burun delikleri ve oval biçimli kocaman açılmış ağza sahip figür ile günümüz seyircisinin toplu kültürel belleğinde sağlam bir yer edinmiştir. Sanat tarihinde sayısız kez taklit edilmiş ve kopyalanmış bu yüz ifadesi günümüz sinemasının popüler gerilim serisi “Scream”deki maskeye de ilham vermiştir.

Konum: Norveç Ulusal Galerisi “National Gallery of Norway”, Oslo
Tarih: 1893
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Ard-İzlenimcilik “Post-Impressionism”

7 Comments

ptaah için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!