Blog

OPHELIA – MILLAIS

Millais, Hunt ve Rossetti tarafından 1848 yılında Ön-Raffaellocu Kardeşlik “Pre-Raphaelite Brotherhood” İngiltere’de kuruldu. Bu kardeşliğin amacı sanatta mekanik buldukları kavramlara karşı gelerek bir reform yaratmak ve eskiye dönük bir sanat anlayışını benimsemekti. Ön-Raffaellocular’a göre Raffaello’nun eşsiz üslubu, onun yarattığı idealize figürler ve klasik pozlar (bknz. Galatea’nın Zaferi “The Triumph of Galatea” – Raffaello) sonrasında gelen sanat dönemlerini etkisi altında bırakmış ve akademik sanatın ana kaynağı olmuştu. Raffaello’nun yöntemi ve eserlerinin izinden giden sanat tarzından bunalan bu ressamlar grubu, Raffaello’nun öncesindeki döneme geri dönüş yapmak arzusu içindeydiler. Bu sayede Ön-Rönesans ve Hollandalı/Flaman ressamların ayrıntılı desenler, yoğun renkler ve karmaşık kompozisyonlarına (bknz. Arnolfini Düğünü “The Arnolfini Wedding” – Van Eyck) yeniden kavuşmak istiyorlardı. Millais’nin Ophelia’sı bu kardeşliğin yarattığı akımın en tipik eserlerinden biridir.

Esere adını veren Ophelia, Shakespeare’in Hamlet oyununda Hamlet’e aşık olan genç kızdır. Ophelia oyunda Hamlet’in sinsi planlar içinde kaybolmuş annesi Gerthrude’a zıtlık oluşturan diğer kadın karakterdir. Oyun boyunca Hamlet’e aşkını vurgulanan Ophelia, narin ve hassas yapısı ile kendine oyunda melankolik bir rol edinir. Hamlet’in delirmiş olduğuna dair oynadığı oyuna inanması ile birlikte içinde bulunduğu duygusal yoğunluk artar ve babasının ölümü ile birlikte Ophelia akli dengesini yitirir. Irmak çevresinde çiçekler toplarken bir ağaca çıkar ve ağacın kırılan dalı ile birlikte ırmağa düşer. Irmakta bir süre hava ile dolan etekleri sayesinde su yüzünde kalıp bilinçsizce şarkısını söylemeye devam eden Ophelia, ağırlaşan elbisesinin onu suyun altına çekmesi ile ırmakta boğularak can verir.

Resimde Ophelia’nın ırmağa düşmüş ve halen su yüzeyinde sürüklenmekte olduğu an görünmektedir. Suyun içinde nerde olduğundan bile habersiz bir şekilde süzülen Ophelia, yüzündeki donuk ifade ile şarkısına devam etmektedir. Millais seyirciyi o an itibarı ile Ophelia’nın bu kırılgan, melankolik, duygusal ve delimsek hali ile bütünleşmeye çağırır. Gökyüzüne dikilmiş gözlerdeki anlamsız ifade ve yanlara açılmış zarif eller ile bir azize görünümü sunan Milais, birazdan ölmek üzere olacağının hiç de farkında olmayan bu zavallı kızcağızın trajedisini gözler önüne serer. Üstündeki işlemeli giysisi ve çevresinde yüzen çiçeklerle Ophelia bir yandan da o kadar görkemli ve huzur dolu görünür ki, aslında boğulmak üzere olmadığını ve son derece rahat bir ortamda sulara uzandığını hissederiz.

Ön-Raffaellocular’ın temel özelliği olan gerçekçi ayrıntılar resmin tamamında kendine yer bulur. Ophelia’nın giysisindeki ince işlemeler ile birlikte resimdeki bitkilerin ayrıntıları göz kamaştırıcıdır. Millais, Ophelia’nın çevresinde yüzen toplamış olduğu çiçeklerin her birini (papatya, hercai, biberiye, rezene, haseki küpesi, menekşe) Hamlet’te tanımlanan “Ophelia’nın çiçek tacı”nın tanımından almıştır. Victoria dönemi İngilteresi’nde popüler olan “çiçeklerin dili” – her bir çiçeğin bir anlamı oluşu – bu şekilde resimde yansıtılmıştır. Shakespeare’in metninde geçmeyen kırmızı gelincik ise Millais tarafından resme eklenmiştir ve çiçeklerin dilinde anlamı uyku ve ölümdür.

Konum: Tate Britain, Londra
Tarih: 1851-1852
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Ön-Raffaelloculuk “Pre-Raphaelism”

2 Comments

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!