Blog

LA GRANDE JATTE ADASI’NDA BİR PAZAR ÖĞLEDEN SONRASI “A SUNDAY AFTERNOON ON THE ISLAND OF LA GRANDE JATTE” – SEURAT

Bu canlı renklerle dolu geniş ölçülerdeki (2m x 3m) eser Paris’te Seine Nehri kıyısında yer alan Grande Jatte Adası’nda bir Pazar öğleden sonrasını yansıtır. Dönemin üst sınıf Parisliler’inin yeni ve modern bir anlayışla dinlenmek ve eğlenmek için ziyaret ettiği park resimde betimlenmiştir. Aldığı akademik sanat eğitimini yarım bırakıp bu adaya yerleşen Seurat, bu resmi adadan ve park gördüğü insanlardan esinlenerek tasarlamıştır.

Seurat’nın resmettiği Grande Jatte Adası o dönemdeki görünümünden aslında bir miktar farklı gösterilmiştir. Dönemde artmaya başlayan endüstriyel yapılaşmanın etkisi resimdeki adada görünmemektedir. Ressam bu etkilerden uzak görünen bir nokta oluşturmaya çalışmış; hatta adanın günümüzdeki görünümü ile daha paralel olacak bir betimleme ortaya koymuştur.

La Grande Jatte Adası (günümüz)

Eserin en çarpıcı noktası Seurat’nın kendi geliştirdiği tekniği ile resmedilmiş olmasıdır. Ressamın döneminde öncülük ettiği akım olan “Noktacılık” (Pointillism) eserin sıradışı şekilde kurallı ve aynı zamanda canlı görünümünün sebebidir.

Seurat’nın da etkilendiği düşünülen Grammaire isimli kitap, Chevreul, Sutter ve Rood gibi dönem bilimadamlarının renk üzerine fikirlerinin derlendiği bir kaynaktı. Newton ve Helmholtz tarafından ışık, renk ve optik kanunlar üzerine yapılmış çalışmaların yansıması olan bu eser Seurat’nın tarzının gelişmesinde de etkili olmuştu. Renklerin sınıflandırılması, biribirine göre konumları, karışımları gibi konularla ilgilenen Seurat, renkleri bir palette doğrudan karıştırmak yerine fırça ile tek tek noktalar halinde tuvale aktarmayı seçmişti. Bu şekilde uygulanan farklı renklerdeki noktaların doğru kombinasyonlarla bir araya getirildiğinde değişik renk tonlarının elde edebileceğini görmüştü. Seurat’ya göre bu minyatür ölçekte noktalamalarla yapılmış teknik, standart fırça darbelerine göre çok daha canlı renkler üretiyordu. Bu noktasal uygulama optik karışım yolu ile seyirci tarafından uzaktan bakıldığında birbirine kaynaşıyor ve ressam istediği ikincil tonları elde edebiliyordu. Dolayısı ile Seurat, incelikle farklı renkteki noktaları yanyana uygulayarak amaçladığı görsel renk zenginliğini ve derinliği elde etmeyi başarmıştır. Gittikçe yakınlaşarak bakıldığında Seurat’nın tek bir renk bölgesi elde etmek için ne denli geniş bir renk yelpazesinde noktalar uyguladığı görülebilir.

Örneğin, geleneksel resimde siyah renkle ile gösterilen gölgeler Seurat’nın eserinde  bambaşka bir tarz ile yansıtılmıştır. Noktacılık tarzı ile Seurat gölgeleri temasta oldukları bölgenin renkleri ve onlarla karışan başka renkler ile göstermeyi seçmiştir. Sağda ayakta duran mor elbiseli kadının elbisesinin arkasında ağaçların yeşil ve sarı renkli karışımından ince bir hat görülebilir. Aynı zamanda eteğin yarattığı gölge elbisenin mavi ve mor tonları ile çimenin yeşil tonlarının kaynaşımından oluşmuştur. Bu renk kaynaşımlarının incelikli yapısı aşağıdaki ayrıntılarda daha net olarak görülebilir.

Siyah köpeğin üst kısmındaki yamaçtan ayrıntı

Ayrıntının daha yakından görünümü

Ressamın ışığı yansıtmadaki ustalığı da etkileyicidir. Resmin solundan gelen ışık sol tarafa bakan birçok noktada daha açık renklerin kullanılmasıyla belirgin hale gelmiştir. Örneğin solda kıyıya yakın olan ağaçlarda açık yeşil ve sarının tonları gözlemlenirken, içeriye (sağa) doğru ilerledikçe ağaçlarda koyu yeşilin tonları öne çıkmaya başlar.

Seurat’nın bu yüksek düzeyde teknik ve sistematik uygulama gerektiren yöntemi onun tarzını dönemindeki İzlenimci (Impressionist) akımın dışına taşımıştır. İzlenimciler gördüklerininden edindikleri izlenimleri teknik yöntemler izlemek yerine daha çok içgüdüsel yaklaşımlarla – geniş fırça darbeleri, daha az planlı kompozisyonlar – resmetmekte idiler (bknz. Gelincikler “Poppies” – Monet; Le Moulin de la Galette’te Dans “Dance at Le Moulin de la Galette” – Renoir). Tıpkı Monet veya Renoir gibi modern yaşamdan kareler resmetmeyi seçmiş olsa da, Seurat, İzlenimciler’in amacı olan gün ışığının nesneler üzerindeki ani ve rastlantısal etkilerini göstermenin ötesinde bir amaç edinmişti. Geçmiş dönemlerden – özellikle de Mısır ve Yunan heykelleri ile Rönesans fresklerinden – etkilenen ressam, modern dönem insanını renklerin uyumu üzerine tasarlanmış tuvallerine yerleştirmeyi seçmişti.

Eserin kompozisyonu ve figürleri de en az eserin tekniği kadar incelikle tasarlanmıştır. Seurat’nın eserdeki 48 insan, 3 köpek, 1 maymun ve 8 kayık/tekneden oluşan figürler grubunun tasarımı aşamasında her bir figür için çok sayıda ön çizim gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bu incelikli tasarım ve renk uygulama ayrıntıları dikkate alındığında eser çoğu zaman eleştirmenler tarafından fazlasıyla “matematiksel” bulunmuştur.

Sadece profilden ve önden görünen insan figürleri resimde bir çeşit resmiyet ve durağanlık oluşturur. Resmin özellikle ön kısmında ayakta duran veya oturan hareketsiz figürlere yer veren ressam orta kısımlarda ve geriplanda kürek çekenler, yürüyen kadın ve kızı, sıçrayan köpek, bir halka çeviren kırmızılı kız çocuğu ve ayakta trompet çalan adamla resme bir miktar hareketlilik katmıştır. Bu “oyuncak askerler” gibi görünen figürler de yine o dönemde eleştire maruz kalmasına neden olmuştur. Postmodern dönemde bu “robot görünümlü” durağan figürlerin dönemin Fransız toplumunu yansıttığı da öne sürülmüştür.

Eserdeki figürlerin büyük çoğunluğu yüzlerini sol taraftaki nehre doğru dönmüştürler. Resmin küçük bir parçasını kaplamasına rağmen, üstündeki kayıklar ve tekneler ile figürlerin bakışı sayesinde nehir seyircinin de dikkatine takılır. Seyirciye en yakın figürler olan mor elbiseli kadın ve yanındaki adam aynı zamanda en büyük figürlerdir, ve yakınlıklarını ifade edebilmek adına kadının elbisesi daha geniş resmedilmiştir.

1889’da eser üzerinde ek değişiklikler yapan ressam, resmin kenarına resmin sınırlarındaki tonlara zıtlık oluşturacak renklerden oluşan bir bant yerleştirmiştir.

İlk kez sergilendiğinde eser tekniği ve kompozisyonu itibarı ile eleştirilere maruz kalmıştır. Noktacılık tekniği ile ilk kez karşılaşmış olan eleştirmenler incelikli yapısına karşı olumsuz bir tavır sergilemişlerdir. Fakat tamamen bu yeni teknikle üretilmiş ilk eser olan bu resim, hem Seurat’nın tekniğinin gelişimine hem de İzlenimci akımın ilerleyişine önderlik etmiştir. Tekniğinin yanısıra, farklı biçimde tasarladığı figürler ile Seurat içinde bir hikaye barındırmayan, sembollerle gizli bir anlam taşımayan bir eser oluşturmuş ve geleneksel batı sanatı kavramlarının dışına çıkmıştır.

Seurat’nın bu hem gerçek, hem de gerçekdışı bir görünüm sergileyen eseri seyirciyi yaşamın stresli, hızlı ve dinamik işleyişinden alıp sessiz, dingin ve huzur dolu bir ana götürmeyi başarmaktadır.

Konum: Şikago Sanat Enstitüsü “Art Institude of Chicago”, Şikago
Tarih: 1884 – 1886
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Yeni-İzlenimcilik “Neo-Impressionism”

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!