Blog

BANA DOKUNMA “NOLI ME TANGERE” – FRA ANGELICO

Fra Angelico, Floransa’daki San Marco Manastırı’nı eserleri ile süslemiştir. Eserlerin en ilgi çekici olanları manastırda keşişlerin kaldığı her bir odanın duvarına birer tane resmettiği freskleridir. İncil’in çeşitli kısımlarından alınmış hikayeleri yansıtan bu eserler İncil’e dair bir gösterim sunmak ve hikaye anlatmak yerine daha çok odalarda kalan keşişleri duaya teşvik etme amacı taşımaktadır.

San Marco Manastırı Koridor Görünümü

Noli Me Tangere’nin Bulunduğu Odanın Görünümü (San Marco Manastırı Ziyaretimden – Kasım 2013)

San Marco Manastırı Keşiş Odalarından Biri

Fresklerin en ünlülerinden biri İsa’nın çarmıhtan indirilip gömüldükten bir süre sonra canlanması (bknz. Diriliş “The Resurrection” – El Greco) üzerine olan “Noli Me Tangere”dir. “Dokunma Bana” olarak çevirilen bu söz İsa’nın mezarından çıkıp canlandıktan sonra kendisini karşısında gören Magdalalı Meryem’e (bknz. Çarmıha Geriliş “The Crucifixion” – Grünewald) söylemiş olduğu sözdür. İsa’nın mezarına gelmiş olan Magdalalı Meryem, mezarın bulunduğu mağaraya girdiğinde mağaradaki tabutun boş olduğunu görür ve dışarı çıktığında ise İsa ile karşılaşır. İlk başta gördüğünün İsa olduğunu kestiremeyen Meryem onu önce mezarlığın bahçıvanı sanar. Fakat, kimliğinin farkına vardıktan sonra İsa’ya doğru yönelip ona sarılmak ister. Bu noktada İsa Meryem’i durdurarak ona şu sözleri eder: “Dokunma bana, çünkü henüz Tanrı katına yükselmedim. Ama git ve Havarilerime de ki Baba’ma yükseleceğim, sizin Baba’nıza ve benim Tanrı’ma ve sizin Tanrı’nıza.” (John 20:17) Bu sözlerden anlaşılan İsa’nın insanlara sadece kendisine takılıp kalmamalarını öğütlemesi ve onları Tanrı’ya yönlendirmesidir.

Eserde Magdalalı Meryem sağ taraftaki mağadan henüz çıkmış ve İsa’yı görmüş olarak resmedilmiştir. Uzun sarı-kızıl saçları, kırmızı tonlarındaki elbisesi ve başındaki hale tipik sembollerdir. İsa’nın kimliğini fark ettikten sonra karşısında diz çökmüş, ona dokunmaya çalışmaktadır. Öte yandan İsa Meryem’in yere basan sabit figürüne rağmen son derece hafif görünmekte ve yürümek yerine sanki havada süzülmektedir. Öndeki sağ adımı Meryem’den uzaklaşıp bir adım öne gittiğini göstermektedir. İsa’nın vücudundaki stigmatalar (bknz. Aziz Thomas’ın Şüpheciliği “The Incredulity of Saint Thomas” – Caravaggio) elinin ve ayaklarının üstünde görünmektedir. Başındaki süslü hale onu Meryem’den farklı bir statüde gösterir. Öte yandan sol omzu üzerinde taşıdığı tırpan ise Meryem’in onu bahçıvan sanmasına dair bir göndermedir.

Fra Angelico, bu eserinde Ortaçağ’ın belirli standartlar ve kurallar bütünü ile ikonlar resmetme geleneği olan “ikonografi”den yola çıkmış ve yükselen Rönesan’ın insani eserlerinden etkilenerek figürlerin insancıl görünümü yansıtmıştır.

Dokunma Bana “Noli Me Tangere” – Girit, 16. yüzyıl

15. Yüzyıl İncil’inden alıntı

Boş mağaranın perspektifini göz önüne alırsak ressamın Rönesans’tan ne denli etkilendiğini ve şekilleri üç boyutlulaştırmaktan çekinmediğini görürüz. Fakat, yine de Fra Angelico Ortaçağ öğretilerinden tamamı ile vazgeçmemiş ve İsa ve Meryem’in başlarındaki ikonografik iki boyutlu haleleri eserine dahil etmiştir. Altın rengi kullanarak yapılan bu haleler Ortaçağ döneminin tipik sembolleridir ve kutsal figürlerin değerini yansıttığı parlak ışıkla birlikte gösterir. Dolayısı ile ressam eserini Geç Ortaçağ dönemi’nin tarzı ile Rönesans’ın daha gerçekçi görünümü arasında bir yerlere oturtmuştur.

İsa’nın eserdeki görünümü oldukça geleneksel şekilde resmedilmiştir. Ortaçağ ikonografik eserlerinde çoğu zaman beyaz bir örtü ve giysi ile gösterilen İsa bu eserde görülen stigmata’larına sahip değildir. Ortaçağ döneminde genel eğilim İsa’nın dünyevi varlığından çok ilahi varlığını ön plana çıkarmak üzere kurulu olduğundan yaraları göstermek tercih edilen bir yöntem değildir.

İsa’nın çimenler üzerinde süzülen beyazlarla kaplı vücudu manastırdaki rahipleri düşünceye ve duaya sevketmek adına özenle betimlenmiştir. Basit ama görkemli görünüşü ile İsa resmin sol kısmında karanlık görünen ve seyirciye ölüm ve günahı çağrıştıran mağara girişi ile tezatlık oluşturur ve kendisinin günahı ve ölümü yenmiş olduğunu ortaya koyar.

Geriplanda görülen çit, ağaçlar ve önplandaki çeşitli bitkilerin ayrıntılı olarak resmedilmesi Rönesans’a özgü bir yöntemdir ve birçok Rönesans eserinde bitkilerin özenle resmedildiği görülür. (bknz. Bahar Alegorisi “Allegory of Spring” – Botticelli)

Konum: San Marco Manastırı “Convento di San Marco”, Floransa
Tarih: 1438 – 1440
Dönem: Rönesans
Alt Grup: Erken Rönesans “Early Renaissance”

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!