Blog

YAĞMUR, BUHAR VE SÜRAT “RAIN, STEAM AND SPEED” – TURNER

J.M.W. Turner, ışığın doğa ile oyunlar oynadığı, gerçeküstü ve büyüleyici manzaraları konu eden peyzajların ustasıdır. Turner, genellikle ışıkla oynarak seyirciyi gördüğü nesnelerin gerçek şekillerini unutup onların ışık etkisiyle çözülen ve dağılan imgelere dönüşmesini izlemeye davet eder. Ünlü izlenimci ressam Monet’yi (bknz. Nilüferler “Water Lilies” – Monet & Gelincikler “Poppies” – Monet) derinlemesine etkilenmiş olan Turner’ın kendine özgü perspektifi, Romantizm akımından İzlenimci akıma bir geçiş platformu oluşturmuştur.

Söz konusu eser Turner’ın su, gökyüzü, toprak ve endüstriyelleşmenin sembolü olan demiryolunun bir araya gelerek kaynaştığı en büyük başyapıtlarından biridir. Eser, Britanya’daki Büyük Batı Demiryolu “The Great Western Railway” isimli hattın Thames Nehri üzerindeki Maidenhead Demiryolu Köprüsü’dür.

Sabahın erken saatlerinde Londra’dan batıya doğru Thames nehri üzerinden geçerek yol alan tren, vadiyi bir sağanak yağış eşliğinde geçmektedir. Resmin sağ kısmını çapraz biçimde kesen demiryolu eserdeki en belirgin öge iken, resmin solunda çaprazlamasına uzanan diğer köprü ise Maidenhead’in eski karayolu köprüsüdür. Bu eski ve yeni köprüler arada kalan nehrin kıyılarının üzerinden geçmektedir. Nehrin kıyısında duran insanlar – ki yağmur ve su buharının arasında minik beyaz noktalar gibi görünmektedirler – geçen trene bakmakta ve muhtemelen el sallayıp sevinç çığlıkları atmaktadırlar. Nitekim 1844 yılı için demiryolu oldukça yeni ve alışılmadık bir ulaşım yoludur. Dolayısıyla atlı arabalarla yolculuk eden insanlar için mekanik bir sistemle hayal edemeyecekleri – ki günümüz için oldukça yavaş – hızlarda hareket eden bir makina görmeleri son derece keyifli ve sıradışıdır.

Mavi, sarı, kahverengi, beyaz ve bej gibi yumuşak ve sınırlı renklerden oluşan bir paleti eserinde benimseyen Turner, bu sayede eserde duygusal ve huzur verici bir atmosfer yakalamıştır. Resmin bir yarısını kaplayan bulutlu ve sisli gökyüzü, yağmur ve rüzgarın etkisiyle kaynaşan hava, su ve nehrin kıyıları ve trenin çıkardığı buhar eserin tamamında buğulu bir görünüm yaratır. Birbiri ile kaynaşmış ögelerin oluşturduğu bu tabloda bir tek demiryolu ve tren gerçek anlamda ön plana çıkmaktadır. Sanki gerçekten bir sağanak yağışın ortasında durup yaklaşan trene bakar gibi hisseden seyirci, geriplanda belli belirsiz görünen huzur dolu manzaranın ortasında beliren koyu renkli demiryolu ve yaklaşan büyük siyah makinanın etkileyiciliği ile sessizliğin ve durgunluğun bir anda ortadan kalktığını hisseder. Yaklaşan tren bu huzur dolu manzarada sesi, buharı ve süratı ile eseri delip geçecek gibidir.

Sanayi Devrimi ile birlikte gelişen endütriyelleşme, İngiltere’de Viktorya dönemi sanatçıları tarafından çoğunlukla itici bulunmuş olsa da Turner için durumun tam tersi geçerlidir. Buhar makinasının icadı ve trenin yaygınlaşmasıyla başlayan bu “Buhar Çağı”, Turner için imrenti ile baktığı modernleşmenin en önemli göstergesiydi. Bir köprüden geçen trenin görüntüsünü son derece hoş bulan ressam, konu edindiği eserinde hem dönemin en gelişmiş lokomotifi olan “Firefly Class”a, hem de dönemin gerçek bir tasarım harikası olan Maidenhead Demiryolu Köprüsü’ne eserine yer vermişti. Turner için gelişme ve ilerlemenin sembolü olan demiryolu, eserde geçmişe dair geride bırakılan ilkel yöntemlere karşı üstünlüğü göstermekte idi. Bu düşüncesinin yansıması olarak sol tarafta nehirde görülen küçük balıkçı kayığı insanın endüstriyelleşme karşısındaki eskide kalmış basit yöntemlerine gönderme yapmaktaydı. Benzer şekilde demiryolunun sağ alt kısmındaki topraklarda çalışan bir çiftçi ve iki öküzü yine modernleşmenin gerisinde kalacak eski yöntemleri işaret ediyordu. Turner’ın süratle yol alan makinası solunda ve sağındaki eskiye dair sembollerin üzerinden bir köprü ile geçmekte ve onları geride bırakmaktaydı.

Resimdeki ayrıntılar

Çiftçi ve öküzleri (ayrıntı)

Turner, eserinde dramatik yönü arttırmak için birkaç yönden gerçeklikten taviz vermeyi seçmişti. Gerçekte hemen hemen paralel olan iki Maidenhead köprüsü eserde birbirine göre çapraz konumlandırılmış ve esere derinlik kazandırılmıştı. Öte yandan dikkati tek başına trene çekmeye çalışan ressam, demiryolunun hemen yanında bulunması gereken ikinci hattı resimde göstermeyi doğru bulmamıştı.

Eserin son derece belirsiz ufak ayrıntılarından biri de rayların arasında koşuşturan yaban tavşanıdır. Resmin sol alt köşesinde yalnızca dikkatli bakıldığında görülen bu tavşan rayların arasından gelen trenden uzaklaşarak kaçmaktadır. Bu tavşanın eserde yer almasının sebebi trenin hızını seyirciye kavratmak olabilir. Nitekim, dönemin trenleri günümüze göre oldukça yavaştı ve bir tavşanın treni gördükten sonra raylardan çekilebilmek için oldukça zamanı kalmaktaydı.

Yaban Tavşanı (ayrıntı)

Konum: Ulusal Galeri “National Gallery”, Londra
Tarih: 1844
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Romantizm “Romanticism”

2 Comments

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!