Blog

KAKIMLI KADIN “THE LADY WITH AN ERMINE” – LEONARDO DA VINCI

Leonardo da Vinci’nin yaptığı dört kadın portresinden (Mona Lisa dahil) biri olan bu eser, ressamın sayılı tamamlanmış eseri arasında önemli yer tutar ve çoğu zaman Mona Lisa ile karşılaştırılır.

Resimdeki portreye konu olan genç kadın Cecilia Gallerani’dir. Cecilia, zengin veya asil bir aileden gelmese de Milano Dükü Ludovico Sforza’nın emrinde çalışan babası sayesinde Dük ile tanışma şansı bulmuştur. Güzelliği, eğitimi ve şiire merakı ile Dük’ü etkileyen Cecilia, nişanını bozup Dük’ün metresi olmuş ve ona bir çocuk doğurmuştur. Cecilia’ya düşkünlüğü ile bilinen Dük, yine de asil bir aileden gelen başka bir kadınla evlenmeyi seçmiştir.

Çok yönlü bir bilim adamı ve sanatçı olan Leonardo eserin yapıldığı tarih civarında Milano Dük’ünün hizmetinde çalışmakta ve ona bir mimar, silah tasarımcısı bir mühendis, heykeltıraş ve ressam olarak hizmet vermekte idi. Dolayısıyla Cecilia Gallerani’nin portresinin yapılması da yine muhtemelen işvereni olan Dük’ün taleplerinden biridir.

Eserin yapıldığı tarihte 15-16 yaşlarında olan Cecilia eserde “contrapposto” denen vücudun dörtte üçünü gösterir bir biçimde resmedilmiştir. Gövdesi sola dönükken başı sağa çevrilmiş, ve sanki aniden sağ tarafta dikkatini çeken bir şeye bakıyormuş gibi gösterilmiştir. Dinamiğin kuralları ile ilgili araştırmalar yapan ve hareket halindeki nesneleri resmetmekten büyük haz alan Leonardo, genç kadını hoşuna giden bir hareketlilik halinde betimlemeyi seçmiştir.

Genç kadının saçı dönemde “coazone” olarak adlandırılan şekilde düzenlenmiştir. İki yana ayrılıp çenede birleştirilen saçları geride uzunca bir örgü ile sonlandırılmış ve başına sarılı bir ince tülbent ve alnından geçen altın rengi ve siyah bantlarla sabitlenmiştir. Cecilia’nın elbisesi asil bir kadın olmadığını gösterecek kadar sadedir, fakat başka diğer semboller Dük ile bağlantısını ortaya çıkaracak şekilde belirgindir. Örneğin, genç kadının boynundaki simsiyah taşlardan kolye Milano Dükü’ne dair bir göndermedir. Oldukça koyu bir esmer ten rengine sahip olan Dük’in takma adı “Il Moro”dur (The Moor), ki bu da Mağribi anlamına gelir ve zenci Faslılar’ı çağrıştırır. Simsiyah kolyenin de dolayısıyla Dük’e dair bir sembol olduğu düşünülür.

Resme ismini veren ve dikkat çekiciliği arttıran yegane öge, genç kadının kucağındaki kakımdır. Bir çeşit gelincik olan kakım, dönemin soyluları tarafından evcil hayvan olarak beslenen ve kürk yapımında kullanılan bir hayvandır. Bembeyaz kürkü ile dikkat çeken kakımın en önemli özelliği kürkünü kirletmemek adına avcılardan kaçsa bile kirli çukurlara girmemesi ve canından olmayı göze almasıdır. Bu yüzden, kakım bir asalet, saflık ve temizlik simgesi olarak görülmüştür. Bu sıfatların Cecilia’ya yakıştırılması amacıyla esere konduğu düşünülse de aslında geriplanda başka semboller de yer almaktadır. Kakım aynı zamanda Dük’ün üyesi olduğu şövalye birliği “Kakım Tarikatı”nın (Order of the Ermine) da sembolüdür. Aynı zamanda sanatsal olarak hamilelik ve doğum simgesi olarak kullanılan kakım aynı zamanda ressamın portre üzerinde çalıştığı dönemde Cecilia’nın hamile olduğunu da vurguluyor olabilir.

Genç kadının ön planda görülen ve kakımı zarifçe kavrayan uzun parmaklı ince eli eserin etkileyici ögelerinden biridir. Özenle tasarlanmış bu el, Leonardo’nun üzerinde incelikle çalışmış olduğunu gösterir ve muhtemelen ressamın kendi yönteminde vücutları ve elleri ayrı ayrı tasarlamasının bir örneğidir. Cecilia’nın kakımın ince ve kıvrımlı gövdesini zarifçe okşaması eserde inceden erotik bir hava yaratır.

Eserin sol üst köşesinde yer alan yazıda “La Bele Feroniere – Leonard d’Awinci” yazılıdır. Bu yazı, eseri İtalya’da satın alan Leh asilzadesi Prince Adam Jerzy Czartoryski’nin tarafından ekletilmiştir. Asilzade eserdeki modelin Paris’te bulunan “La Belle Ferroniere” isimli bir diğer Leonardo portresindeki modelle aynı kişi olduğunu düşünmüştür. Eserin geriplanı ayrıca bir restorasyon sırasında tamamen değiştirilip siyah renk ile boyanmıştır.

La Belle Ferronnière – Leonardo da Vinci (1490-96)

Leonardo’nun tüm eserlerinde görülen renklerin bir ince dumanla kaplanmış gibi buğulu biçimde kaynaştırılması esasına dayanan tekniği sfumato (bknz. Kayalıklar Bakiresi “Virgin of the Rocks”Meryem ve Çocuk İsa Azize Anna ile “Virgin and Child with St. Anne” ve Mona Lisa – Leonardo da Vinci)bu eserde de açıkça görülür. Cecilia’nın boynu ve gövdesindeki ton geçişleri sfumatonun inceliğini gözler önüne serer. Ayrıca, kadının gözlerine çok küçük beyaz ışık yansımaları yerleştirmiş olan ressam, bakışlardaki canlılığı başarıyla yakalamıştır.

Konum: Czaroryski Müzesi “Czartoryski Museum”, Krakov
Tarih: 1489-1490
Dönem: Rönesans
Alt Grup: Yüksek Rönesans “High Renaissance”

7 Comments

Sanata Başla! için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!