Blog

ELAGABALUS’UN GÜLLERİ “THE ROSES OF HELIOGABALUS” – ALMA-TADEMA

Elagabalus (veya Heliogabalus), 218 ve 222 yılları arasında dört yıl boyunca Roma İmparatorluğu’nu yönetmiş ve 18 yaşında öldürülmüş bir hükümdardır. Genç yaşına ve çok kısa süren imparatorluğu’na rağmen ilginç karakteri ve sıradışı yönetimi ile tarihte önemli bir yer edinmeyi başarmıştır.

En tartışmalı Roma imparatorlarından biri olan Elagabalus, saltanatı sırasında Roma’nın dini geleneklerini ve mevcut cinsel tabuları ciddi ölçüde görmezden gelmiştir. Roma Panteonu’ndaki Baştanrı Jüpiter’i bile kendi tapındığı Semitik tanrı El-Gabal ile değiştiren İmparator, Roma yönetimi üyelerini bile bu yeni tanrıya tapınılan ayinlere katılmaya zorlamıştır. Annesi ve anneannesini Roma Senatosu’na kabul ettirerek senatodaki ilk kadınlar olmalarını sağlaması, düzene olan aldırmazlığının ve arkaplandaki anne ve anneannesinin onu nasıl yönettiğinin göstergelerindendir.

Elagabalus, politik kişiliği dışında cinsel yönelimi ile de oldukça ses getirmiş bir imparatordur. 18 yıllık yaşamında beş farklı kadınla evlenip boşanmış olan İmparator’un eşlerinden biri de bakire kalması gereken (aksi takdirde diri diri gömülmesi gereken) Vesta rahibelerinden biridir. Bu skandal evliliğin yanısıra, Elagabalus’un birçok erkekle ilişkisi olduğu, kadın kıyafetleri ile gezdiği ve kendini bir kadına dönüştürebilecek doktorlara yüklü meblağlar önerdiği söylenceler arasındadır. Elagabalus’un sıradışı kimliği ile birlikte abartıdan hoşlanması, tuhaflıkları ve müsrifliği ile imparatorluğun çürüyüp bozulmasına ciddi anlamda katkıda bulunduğu düşünülür.

İmparator’un bu müsrif ve abartılı doğasına dair anlatılan birçok hikaye mevcuttur. Bunlardan birisi, sarayındaki misafirlerini (daha çok sarayın nimetlerinden faydalanan bedavacıları) verdiği bir ziyafette yukarıdan açılan bir örtüden aşağı dökülen menekşe yığını içinde bırakıp boğarak öldürmesidir.

Elegabalus’un kendi kişisel zevki için insanların ölümüne sebep olduğu bu efsanevi eylemi İngiliz ressam Alma-Tadema’nın eserinde görsellik kazanmıştır. Alma-Tadema eserde hikayenin özgün halindeki menekşeler yerine gülleri kullanmayı tercih etmiştir. Aylar boyunca mevsim dışı olmasına rağmen Fransız Rivierası’ndan Londra’daki atölyesine güller getirten ressam, eserdeki gül yapraklarının gerçekçi görünümünü elde etmeye çalışmıştır.

Eserin geriplanında bir balkonda geniş yataklara uzanan soylular görünür. Roma adetlerine göre yatarak yemek yiyip içen soylular, yataklara uzanmış ön planda yaşanan karmaşa anını seyretmekte ve keyif almaktadırlar. Sol başta altın rengi elbisesi, başındaki ince tacı ve kulağının arkasındaki çiçekle görülen delikanlı figürü Elagabalus’a aittir. Heyecan ve endişeden yoksun biçimde huzurla hemen önünde yaşananları izleyen imparator bir yandan da içkisini yudumlamaktadır. Muhtemelen annesi ve anneannesini de içeren başlarında çelenkler olan diğer soylular yanıbaşındaki diğer yataklara uzanmış eğlence içinde insanların yukarıdan dökülen gül yaprakları altında mücadele edişini izlemektedirler.

Bu soylu atmosfere eşlik edecek müziği ise geriplanda görülen bir genç kadın, çaldığı “aulos” denen ikili-kaval ile yapmaktadır. Bu genç kadının giysisi üzerine bağlanmış leopar desenli post Roma Şarap Tanrısı Bacchus’a (Yunan Mitolojisi’nde Dionysos) dair bir işarettir. Simgesi leopar olan Bacchus’a tapınan insanlar (özellikle kadınlar), eğlenceye ve şarhoşluğa düşkünlükleri ile tanınırlar. Bacchante olarak adlandırılan bu kadınların kendinden geçerek müzik yapmaları, dans etmeleri ve cinsel aktiviteler içinde yer almaları bilinen en tipik özellikleridir (bknz. Bacchus ve Ariadne “Bacchus and Ariadne” – Tiziano ve Orfe “Orpheus” – Moreau). Ayrıca geriplanda ortada görünen bronz heykel de yine Tanrı Bacchus’un bir heykelidir ve esinlenildiği orijinali Ludovisi Dionysus’u olarak adlandırılan mermer bir heykeldir. Ortamdaki Bacchus’a dair bu çağrışımlar Elagabalus’un zevk düşkünü, abartılı, kontrolsüz ve eğlenceye dönük doğasını vurgulamak içindir.

Ludovisi Dionysus (2.yüzyıl, Roma)

Ön planda solda görünen çarşaf gibi kumaşın ucunda bir ilmek görünür. Bu ilmeğin takılı olduğu askıdan çıkarıldığı ve dolayısıyla üzerinde bulunan kilolarca ağırlıkta gül yapraklarının konuklar üzerine boşaltıldığı anlaşılır. Yukarıdan büyük kısmı dökülmüş olan gül yaprakları sol kısımdaki konukların üzerini kaplamış olsa da bir takım konuklar yaprakların arasından çıkmayı başarmıştır. Konukların yapraklar arasında bocalamasını bir ölüm-kalım meselesinden çok bir eğlence aracıymış gibi gösteren Alma-Tadema, esere şiirsel bir keyif katmayı daha anlamlı bulmuş olmalıdır.

Akademik sanatın İngiltere’deki en ünlü temsilcilerinden olan ressam, eserin büyük kısmını kaplayan pembenin onlarca tonundaki gül yapraklarının gerçekçiliği ile göz kamaştırıcı bir görünüm elde etmiştir. Aynı zamanda mermer kolonlar, yastıklar, örtüler ve kumaşlardaki dokuları resmetmede gösterdiği özen de Akademizm’in görsel başarısını ortaya koyar niteliktedir.

Konum: Özel Koleksiyon “Private Collection”
Tarih: 1888
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Akademizm “Academic Art”

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!