Blog

MARIE-LOUISE O’MURPHY’NİN PORTRESİ “THE PORTRAIT OF MARIE-LOUISE O’MURPHY” – BOUCHER

Boucher’nin eseri ilk bakışta seyirciyi etkisi altında alan, erotik bir pozda uzanmış çıplak bir genç kadını betimler.

Genç kadın, desenli bir duvarkağıdı ve ahşap panellerden oluşan bir geriplana sahip odada bir kanepe üzerindedir. Kanepenin işlemeli kadife kumaşı, incelikli ahşap oyma tasarımı, üzerindeki kumaşlar, genişçe yastık, altın rengi dökümlü perde ortamın üst düzey, varlıklı bir ortam olduğunu gösterir.

İlk bakışta kadının hangi sınıftan geldiği belli olmasa bile özenle toplanmış saçı ve içinde bulunduğu ortama uyum sağlamış pozu muhtemelen kadının da varlıklı bir sınıftan geldiğini düşündürür.

Seyirciden habersizmişcesine kanepeye rahatça uzanmış genç kadının odaya sol taraftan henüz girmiş bir kişi karşısında kendini gizlemeye çalıştığı anlaşılır. Nitekim, üzerine uzandığı beyaz örtüleri ve mavi renkli giysisini göğsünde toparlayarak doğrulan genç kadının şaşkınlık içinde olduğu görülür. Bakışlarını sol tarafa yoğunlaştırmış olmasına rağmen genç kadının gövdesinin alt kısmı tam tersine rahat biçimde kanepeye uzanmaktadır. Genişçe yastığın üzerindeki aralanmış bacakları beyaz tenini ve pembe tonlarda resmedilmiş kalçasını seyirciye oldukça davetkar biçimde sergiler. Bir yandan üst düzey bir görünüm çizen bu genç kadın, bir yandan da kendini erotik biçimde seyirciye sunar, ama aynı zamanda da masumca vücudunu gizlemeye çalışır. Bu hem erotik, hem de oyuncu, sevimli görünüm seyircide etkili bir imge oluşturmak ve gizemli bir hava yaratmak için tasarlanmıştır.

Eserdeki genç kadın, Marie Louise O’Murphy, İrlanda kökenli alt sınıf bir Fransız ailenin kızıdır. Marie-Louise’in şansı ressam Boucher’nin atölyesinde kendisini bulup bu portreye modellik yaptıktan sonra dramatik biçimde değişmiştir.

Boucher, genç kadını dönemin Rokoko standartlarından oldukça farklı biçimde doğrudan ve samimi bir pozda resmetmiştir. Rokoko’nun şatafatı seven tarzı, figürleri – özellikle aşk tanrıçası Venüs’ü ve diğer nü kadın figürlerini – mücehverler, değerli kumaşlar, çiçekler, bulutlar, melekler ve çeşitli mitolojik ögeler ve lüks eşyalar arasında betimlenmeyi ön plana çıkarır. Genellikle erotik, oyuncu ve şehvete yönelik bir anlatı tarzı taşıyan Rokoko eserleri üst düzey aristokratik seyircinin seçkin, zarif ve eğlence içerikli sanat anlayışına hizmet etmek için tasarlanmıştır. Oysa söz konusu portrede Boucher Marie-Louise’i Rokoko için oldukça sade bir mekan içinde ve yalın, anlık bir pozda betimlemeyi tercih etmiştir.

Yine de eserde kurgusal ve görsel etkili ayrıntılar yakalamak mümkündür. Örneğin, genç kadının biraz önce okumakta olduğu kitap hemen yanındaki yastıklar üzerinde açık durmakta ve bir sofistike karakter etkisi yaratmaktadır. Benzer biçimde, yere gelişigüzel düşüvermiş gibi görünen tek bir gül, hem aşka dair bir simge, hem de yine aristokratik ortamı tamamlayıcı hoş bir dekoratif öge olarak konuşlanmıştır. Aynı zamanda eserin altın tonlarındaki renk paleti zengin bir görünüm sunarken, bir yandan da figürün beyaz-pembe tonlardaki çıplak, el değmemiş teninin zarif ve çekici biçimde sunulmasını sağlar.

Boucher’nin bu çarpıcı eserinin Fransız Kralı XV.Louis’nin eline geçtikten sonra, Marie-Louise’in Kral’ın ilgisini çektiğine ve kaderinin değiştiğine inanılır. Nitekim Marie-Louise Kral’ın çok sayıdaki ikincil metreslerinden (Fr. petite maîtresse) metreslerinden biri olarak saraya kabul edilecektir. Kral’ın ana metresinden farklı olarak ikincil metresler sarayda bir yaşam alanına sahip olmaz, Kral ile kısa süreli (çoğu zaman tek seferlik) ilişkiler kurduktan bir süre sonra saraydan ayrılırlar. Fakat bu süre Marie-Louise için iki yıl sürmüş, kendisinin saraya yakın bir bölgede geçici bir yaşam alanına sahip olmasını sağlamış, bir kez düşük yapıp bir kez de Kral’a bir gayrimeşru çocuk doğurmasına tanık olmuştur.

Marie-Louise’in hırslı yapısı onu ana metres olan, Kral XV. Louis’nin gözdesi, Madame de Pompadour’u (bknz. Madam Pompadour’un Portresi “The Portrait of Madame de Pompadour” – Boucher) yerinden etmeye çalışacak kadar cüretkar kılmıştır. Planlarında başarılı olamayan Marie-Louise, saraydan kovulmuş ve bir başka adamla evlendirilmiştir. Bazı kaynaklara göre Marie-Louise’in ikincil metres olarak seçilmesinin Madame Pompadour veya yakın çevresi tarafından düzenlendiğine bile inanılır. Nitekim, Kral üzerindeki gücünü korumak isteyen Madame Pompadour’un ikincil metresleri de seçtiği ve yönettiği bilinmektedir.

Ünlü Venedikli maceraperest Casanova ile tanıştığı da söylenen Marie-Louise’in Casanova tarafından “doğanın tüm güzelliğini taşıyan bembeyaz bir zambak gibi” betimlendiği anlatılır.

Boucher, aynı portrenin iki ayrı versiyonunu yapmışsa da hangisinin Kral’ın eline ulaştığı ve Marie-Louise’in hayatını değiştirdiği bilinmemektedir.

Marie-Louise O’Murphy’nin Portresi “The Portrait of Marie-Louise O’Murphy” – Boucher (İkinci Versiyon (1752) – Alte Pinakothek, Münih)

Her iki eserde de Boucher’nin Rokoko’nun özü olan pastel renklere, zarif tasarıma ve desen bazlı ayrıntılı resmetme tarzına sadık kaldığı görülür. Figürü bir tanrıça gibi resmetmese bile eserde oluşturduğu gizem ve erotizm Marie-Louise O’Murphy’nin portresini günümüzün en meşhur nü portrelerinden biri yapmaya yetmiştir.

Konum: Wallraf-Richartz Müzesi “Wallraf-Richartz Museum”, Köln
Tarih: 1751
Dönem: 18. Yüzyıl
Alt Grup: Rokoko “Rococo”

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!